Trabzon Valiliği, Karadeniz Teknik Üniversitesi, İl Basın Yayın Enformasyon
Müdürlüğü, İl Kültür Müdürlüğü ve Müzeler Müdürlüğü koordinesinde 5
ayrı dilde hazırlanan, bilimsel tezlerin yer aldığı, basılı
dokümanlarla desteklenen "Sümela Seni Seviyoruz" isimli kitapçık, manastırı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlere dağıtılacak.
Kitapçıkta, Müslüman ve Hristiyan kültürleri arasında bir 'elçi anıt'
değeri taşıdığı vurgulanan manastırın, tarihe meydan okuyan
efsaneleriyle bugün de değişik dinlere mensup birçok dünya vatandaşının
seyahat programlarında yerini almasını sağladığı belirtiliyor.
Sümela Manastırı'nın Fransızca, Rusça, Yunanca, İngilizce ve Türkçe
olarak tanıtıldığı kitapçıkta, manastırın tarihi pozisyonunun yanı sıra
bugüne kadar ulaşmış efsaneleri de yer alıyor.
Efsaneler
Efsanelerin, manastırın üzerindeki mistizmi zenginleştirdiği
kaydedilen kitapçıkta, Sümela Manastırı ile ilgili şu efsanelere yer
veriliyor:
"İsa Peygamberin havarilerinden olan Lukas'ın bir tahta parçası üzerine çizdiği Meryem Ana resmi (ikona) yıllar sonra kendiliğinden Atina'ya uçmuş. Renginin koyuluğundan ötürü
daha sonraları Kara Meryem, Kara Melek, Kara Madonna gibi adlarla
ünlenen bu resim, Theodosius döneminde, 4'üncü yüzyılda Atina'dan
ayrılmak istemiş.
İkona daha sonra melekler tarafından uçurularak, Maçka dağlarının
yamaçlarındaki dağ kavuklarından birine yerleştirilmiş. O günlerde
Barnabas ve Sophranios isimli keşişler rüyalarında Meryem Ana'yı
görmüşler ve Meryem Ana keşişlere Trabzon'a gidip ikonanın olduğu
kovukta kendisi adına bir kilise yaptırmalarını söylemiş.
Keşişler deniz yolu ile Trabzon'a gelerek, Maçka dağlarının yamaçlarındaki taş kovuğu içindeki Meryem Ana ikonasını bulmuşlar.
Onlardan önce bu resmi gören yerliler, ikonayı yakmak istemişler,
yanmamış. Balta ile parçalamak istemişler kırılmamış. Dereye atıp
uzaklaştırmak istemişler, derenin suyu ikonayı sürüklememiş. Meryem Ana
tarafından görevlendirilen iki keşiş, melekler tarafından ikonanın
konulduğu kovuğa önce bir kilise, sonra bir manastır yapmışlar.
Hayatlarının geri kalan kısmını Sümela'da geçiren iki keşiş, aynı gün
ölmüşler."
Kutsal damlalar
Diğer bir efsanede de manastırın ortasındaki kutsal havuzdan bahsedilirken, efsane şöyle anlatılıyor:
"Manastırın ortasındaki kutsal havuza,
30-40 metreden iri su damlaları değişik aralıklarla düşermiş. Kutsal
olduğuna inanılan bu damlalar, yüzyıllar boyunca umutsuz hastaların ve
kısırların umudu olmuş. Tarih boyunca Müslüman, Hristiyan birçok hasta,
efsanenin getirdiği umudu paylaşmak amacıyla manastırı ziyaret ederek
zengin adaklar ve kurbanlarla damla tedavisine girmişler."
Kitapçıkta ayrıca Sümela Manastırı ile ilgili bazı teknik verilere de
yer veriliyor. Manastıra II. Mehmet, I. Selim ve diğer Osmanlı
padişahları tarafından verilen ve 1900'lü yılların başlarına kadar
burada olan armağanların, bugün nerede olduklarının bilinmediği
belirtiliyor.
Müdürlüğü, İl Kültür Müdürlüğü ve Müzeler Müdürlüğü koordinesinde 5
ayrı dilde hazırlanan, bilimsel tezlerin yer aldığı, basılı
dokümanlarla desteklenen "Sümela Seni Seviyoruz" isimli kitapçık, manastırı ziyaret eden yerli ve yabancı turistlere dağıtılacak.
Kitapçıkta, Müslüman ve Hristiyan kültürleri arasında bir 'elçi anıt'
değeri taşıdığı vurgulanan manastırın, tarihe meydan okuyan
efsaneleriyle bugün de değişik dinlere mensup birçok dünya vatandaşının
seyahat programlarında yerini almasını sağladığı belirtiliyor.
Sümela Manastırı'nın Fransızca, Rusça, Yunanca, İngilizce ve Türkçe
olarak tanıtıldığı kitapçıkta, manastırın tarihi pozisyonunun yanı sıra
bugüne kadar ulaşmış efsaneleri de yer alıyor.
Efsaneler
Efsanelerin, manastırın üzerindeki mistizmi zenginleştirdiği
kaydedilen kitapçıkta, Sümela Manastırı ile ilgili şu efsanelere yer
veriliyor:
"İsa Peygamberin havarilerinden olan Lukas'ın bir tahta parçası üzerine çizdiği Meryem Ana resmi (ikona) yıllar sonra kendiliğinden Atina'ya uçmuş. Renginin koyuluğundan ötürü
daha sonraları Kara Meryem, Kara Melek, Kara Madonna gibi adlarla
ünlenen bu resim, Theodosius döneminde, 4'üncü yüzyılda Atina'dan
ayrılmak istemiş.
İkona daha sonra melekler tarafından uçurularak, Maçka dağlarının
yamaçlarındaki dağ kavuklarından birine yerleştirilmiş. O günlerde
Barnabas ve Sophranios isimli keşişler rüyalarında Meryem Ana'yı
görmüşler ve Meryem Ana keşişlere Trabzon'a gidip ikonanın olduğu
kovukta kendisi adına bir kilise yaptırmalarını söylemiş.
Keşişler deniz yolu ile Trabzon'a gelerek, Maçka dağlarının yamaçlarındaki taş kovuğu içindeki Meryem Ana ikonasını bulmuşlar.
Onlardan önce bu resmi gören yerliler, ikonayı yakmak istemişler,
yanmamış. Balta ile parçalamak istemişler kırılmamış. Dereye atıp
uzaklaştırmak istemişler, derenin suyu ikonayı sürüklememiş. Meryem Ana
tarafından görevlendirilen iki keşiş, melekler tarafından ikonanın
konulduğu kovuğa önce bir kilise, sonra bir manastır yapmışlar.
Hayatlarının geri kalan kısmını Sümela'da geçiren iki keşiş, aynı gün
ölmüşler."
Kutsal damlalar
Diğer bir efsanede de manastırın ortasındaki kutsal havuzdan bahsedilirken, efsane şöyle anlatılıyor:
"Manastırın ortasındaki kutsal havuza,
30-40 metreden iri su damlaları değişik aralıklarla düşermiş. Kutsal
olduğuna inanılan bu damlalar, yüzyıllar boyunca umutsuz hastaların ve
kısırların umudu olmuş. Tarih boyunca Müslüman, Hristiyan birçok hasta,
efsanenin getirdiği umudu paylaşmak amacıyla manastırı ziyaret ederek
zengin adaklar ve kurbanlarla damla tedavisine girmişler."
Kitapçıkta ayrıca Sümela Manastırı ile ilgili bazı teknik verilere de
yer veriliyor. Manastıra II. Mehmet, I. Selim ve diğer Osmanlı
padişahları tarafından verilen ve 1900'lü yılların başlarına kadar
burada olan armağanların, bugün nerede olduklarının bilinmediği
belirtiliyor.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]