Çoğunlukla
‘beyaz ırk’ olarak bilinen Kafkas ırkında bulunan ‘Churchill geni’,
aynı zamanda alkol kullanan kişlerde daha farklı etkileşim
yaratabiliyor. Yani hem ‘Churchill geni’ne sahipseniz; hem de alkol
kullanıyorsanız yaratıcı zekanız artıyor. Çoğu insanda rahatlatıcı ve
sakinleştirici etki yapan alkol, bu gene sahip olan kişilerin daha
mutlu ve coşkulu olmasına neden oluyor. Örneğin Beethoven’ın ömrünün
ikinci yarısında verdiği eserlerin çoğunu alkolden kaynaklanan coşku
ile yazdığı söyleniyor.
Bazı kişiler, ‘Churchill geni’ sayesinde ne kadar içerse içsin,
hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebiliyor. Ünlü yazar Mark
Twain bu görüşü şu şekilde destekliyor: ‘Alışkanlıklarım beni korur,
sizi öldürür.’
Colarado Üniversitesi’nin çok alkol kullanandan az alkol kullanana
uzanan pek çok öğrenci üzerinde yaptığı araştırmada, deneklere damardan
enjekte edilen alkolün, bu öğrenciler üzerinde yaptığı etki
araştırıldı. Alkol kullanımı sonrasında daha fazla coşku hisseden
deneklerin DNA’sına bakıldığında, bu kişilerin G-değişkeni genine sahip
oldukları ve bu genin de yaratıclık üzerinde olumlu etkilerinin olduğu
görüldü.
Yine bu gen sayesinde bu öğrencilerin, alkolün uyuşturu özelliğinden
etkilenmediği düşünülüyor. Örneğin yazar Francis Bacon, sarhoş
olduğunda değil ama birkaç kadehten sonra daha iyi yazdığını düşünüyor.
Günümüzün alkol kullanan sanatçıları üzerinde yapılacak olan DNA testi
ile belki de tüm bu konular daha açık bir hale gelebilir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
‘beyaz ırk’ olarak bilinen Kafkas ırkında bulunan ‘Churchill geni’,
aynı zamanda alkol kullanan kişlerde daha farklı etkileşim
yaratabiliyor. Yani hem ‘Churchill geni’ne sahipseniz; hem de alkol
kullanıyorsanız yaratıcı zekanız artıyor. Çoğu insanda rahatlatıcı ve
sakinleştirici etki yapan alkol, bu gene sahip olan kişilerin daha
mutlu ve coşkulu olmasına neden oluyor. Örneğin Beethoven’ın ömrünün
ikinci yarısında verdiği eserlerin çoğunu alkolden kaynaklanan coşku
ile yazdığı söyleniyor.
Bazı kişiler, ‘Churchill geni’ sayesinde ne kadar içerse içsin,
hayatlarına sağlıklı bir şekilde devam edebiliyor. Ünlü yazar Mark
Twain bu görüşü şu şekilde destekliyor: ‘Alışkanlıklarım beni korur,
sizi öldürür.’
Colarado Üniversitesi’nin çok alkol kullanandan az alkol kullanana
uzanan pek çok öğrenci üzerinde yaptığı araştırmada, deneklere damardan
enjekte edilen alkolün, bu öğrenciler üzerinde yaptığı etki
araştırıldı. Alkol kullanımı sonrasında daha fazla coşku hisseden
deneklerin DNA’sına bakıldığında, bu kişilerin G-değişkeni genine sahip
oldukları ve bu genin de yaratıclık üzerinde olumlu etkilerinin olduğu
görüldü.
Yine bu gen sayesinde bu öğrencilerin, alkolün uyuşturu özelliğinden
etkilenmediği düşünülüyor. Örneğin yazar Francis Bacon, sarhoş
olduğunda değil ama birkaç kadehten sonra daha iyi yazdığını düşünüyor.
Günümüzün alkol kullanan sanatçıları üzerinde yapılacak olan DNA testi
ile belki de tüm bu konular daha açık bir hale gelebilir.
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]